28 Haziran 2011 Salı

DİONYSOS

Yunan ve Roma Mitolojisine Göre
D i o n y s o s

Yunan ve Roma mitolojisinde öyle bir tanrı yer almaktadır ki, dinsel inanışa sonradan katılmış ve tanrılar dünyasının en genç tanrısı olduğu kabul edilsede hem Yunanistan' da, hem de Roma' da hüküm sürmüş ve halk yaşamı üzerinde derin izler bırakmıştır. Kendisine inanan büyük toplulukları peşinden koşturmuş olan bu tanrı adına çılgın denilebilecek gizemli dinsel ayinler yapılmış, onun adına tiyatro oyunları ve tragedyalar yazılmış, bu oyunlar günümüze kalıntıları gelebilen antik tiyatrolarda sergilenmiş, gizemli ayin ve inanışları zamanla güçlü Roma senatosunun bile korkulu rüyası olmuştur. Tanrı Dionysos' un antik dünyada ki etkisinin büyüklüğünü şu olayla da örneklendirerek anlatabiliriz;
M.Ö. 42 – 31 yılları arasında dönemin önemli kentlerinden birisi olan bu günki Efes, antik adıyla Ephesos yerleşmesini birkaç kere ziyaret etmiş olduğu bilinen ünlü Roma' lı general Marcus Antonius bu ziyaretlerinden birisinde, tanrı Dionysos' un seyahatlerini yeniden yaşatır biçimde Dionysos kılığına girerek arkasında çılgın Bakha'lar alayı olduğu halde büyük bir ihtişamla kente girmiştir. (1). Bu olay onun kendisini Dionysos' un etkisine ne kadar kaptırmış olduğunu, hemde Dionysos' a verilen değeri anlatması bakımından önemlidir. Tanrı Dionysos'un mistik dininin etkisi hem şeklen, hemde düşünce olarak kendisinden sonra ortaya çıkmış olan inanışlarada büyük ölçüde yansımıştır.
Gizemli bir yapıya sahip olan Dionysos ,Yunanistan' da, İtalya' da ve Anadolu' da Hristiyanlık döneminin iyice yerlemesine kadar şarabın ilk bulucusu olarak kabul edilmiş, üzüm bağlarının ilk yetiştiricisi ve koruyucusu olarak düşünülmüş, tabiatın ve tüm canlıların verimini artırdığına inanılmış, bundan dolayıda kendisine coşku içinde tapınılmış, adına şenlikler ve bayramlar düzenlenmiştir.
Tanrı Dionysos' a şöyle bir bakıldığında onun ilk önceleri bitkilerin büyümesi, meyve vermesi için bir can suyu olarak görüldüğü, daha sonra bağların gelişmesini, üzümlerin yetişmesini temin eden bir güç görüntüsüne büründüğü, tanrısal şarabı ilk yapan olduğundan, şarabın tanrısı olarak kabul edildiği, bu niteliklerinin yanında ilk baharın canlandırıcı özelliğininde Dionysos' a mal edildiği anlaşılır. Heme şunuda söylemek gerekir ki O aynı zamanda tiyatro ve gösteri tanrısıdır.
Mitolojide Dionysos' la ilgili öykülerde ana tema onun asma dikip üzüm yetiştirmesi, üzüm sıkıp şarap yapması gibi görülür, oysa Dionysos' un özellikleri şarap tanrısı olması ile sınırlı degildir. O ilk öküzü sabana koşan (2), olarakda bilinmektedir. Bu nedenle insanların ana besin kaynağı olarak kabul edilen buğdayında tanrısıdır. Daha ileri gidersek buğdaydan üretilen unun, undan üretilen ekmeğinde tanrısıdır. Dionysos' un dogğumundan sonra çiftçilerin buğdayı samandan ayırmak için kullandıkları '' Liknos '' (3) adı verilen sepetin içine yatırılmasıda buğdayın tanrısı olduğunun belirtisidir. Burada bir noktayı hatırlıyalım. Yine klasik Yunan mitolojisinde yer alan tanrıça Demeter yer yüzüne bereketi getiren olarak bilinmekte ve buna bağlı olarak buğdayın tanrısı olarak kabul edilmektedir. Zamanla işlevleri birbirine benzeyen Demeter ile Dionysos olgusunun aynı tapınakları ortak kullandıklarınada inanılmış (4), böylece şarap ile ekmek bir olmuştur. Hz. İsa' nın oniki havarisi ile beraber yediği son akşam yemeğinde havarilerine şöyle demektedir. (İncil, Zekeriya 13:7)
'' Onlar yemek yerken ekmek aldı, şükran duası edip kırdı ve onlara verdi; Alın bu benim bedenimdir. Ve bir kase aldı, şükredip onlara verdi, hepsi birden içtiler, ve onlara dedi; Bu benim kanım... ''
Dionysos, ne yaptığı işler, ne yaşadığı yerler, ne hareketleri, ne de kendisine yapılan dinsel törenler bakımından kendi zamanında inanılan Olympos tanrılarına benzemez, onlardan tamamen farklı bir karakter taşımaktadır. İncelendiğinde görülürki toplum üzerinde ki etkiside diğer Olympos tanrılarından daha farklı ve daha kalıcı olmuştur.


Mitolojik inanca göre kıskançlıkla dolu Hera, Dionysos' a hamile olan Semele' nin yanına gidip ona öyle bir öğüt verirki, zavallı kadın kendi felaketini kendisi hazırlar. Güzel Semele bu ögüde uyarak Zeus' un tanrısal gerçek yüzünü çıblak gözleri ile görmek sevdasına kapılır ve bu isteği tanrı Zeus tarafından yerine getirilir. İşte Semele' nin sonu ile Dionysos' un birinci doğumu bu esnada gerçekleşir. Zeus'un ihtişamına, yakıcı ışığına dayanamayan Semele yanıp kavrulurken, son anda Zeus oğlunu çeker çıkarır bu yangının içinden. Bakkha'lar tragedyasında bu olay şöyle anlatılır;

'' o tanıdır ki bu, anası bir zamanda
doğum sancıları içinde
çarpıldı Zeus' un yıldırımlarına
can verip düşürdü karnındakini '' (18)

Yine aynı eserin bir başka yerinde bu olay Dionysos' un ağzından şöyle anlatılmıştır;

'' İşte ben Zeus' un oğlu Dionysos, Kadmos'un kızı Semele' nin yıldırımlarla dolu şimşekler arasında doğurduğu tanrı.'' (19)

Dionysos, anası Semele' nin karnından düşüp Zeus tarafından kurtarıldıkdan sonra Dirke Kayagı (20) denilen kaynağın serin sularında yıkanıp temizlenmiş, bu olayda tragedya da şöyle anlatılmıştır.

'' duru suyun kızı
Dirke, güzel bakire
sendin vaktiyle kaynaklarında
Zeus' un oğlunu yıkayan '' (21)

Temizlenen çocuğu vaktinden evvel doğduğu için Zeus kendi baldırına bağlamış ve normal doğum vakti gelinceye kadar orada beslemiş, muhafaza etmiş. Bu da şöyle anlatılmıştır.
'' o zaman Kronos' un oğlu Zeus
aldı düşen çocuğu
görmesin diye karısı Hera
sokup kendi baldırına
altın kancalarla kancaladı '' (22)

Ve, zamanı gelince bir sefer daha doğmuş Dionysos, babası tanrı Zeus' un baldırından. Bu ikinci doğum olayıda tragedya da şöyle dile getirilir;

'' sonra, Moira' lar vakti dolunca
Zeus doğurdu boğa boynuzlu tanrıyı
başına bir çelenk taktı yılanlardan ''(23)

Dionysos' un hem Semele' nin rahminden, hemde babasının baldırından doğması nedeni ile Zeus oğluna iki kere doğmuş denilmesini ister. Bu Orpheus inancında ve daha sonra değineceğimiz çeşitli tanrıların yaşamlarında rol oynayan ölme - dirilme temasıdır. E'uripides tragedyasında bunu şöyle anlatır.

'' İstiyorum ki ey Bakkhos, Thebai seni
iki kere doğmuş tanrı diye
ansın ve kutlasın '' (24)

Orpheus inancında önemli bir yer tutan Dionysos'un doğuşu Panapolis' li Nannos' un(25) Nonnin(26) M.Ö. Beşinci yüzyılda(27) yazmış olduğu Dionysaka adlı destansı şiirinde, Joseph Campbell' e göre şöyle anlatılmaktadır. Bu doğum olayı diğerinden oldukca farklı dil getirimiştir.

'' Ulu tanrıça Demeter, Zeus' dan olma kızı Persefon' la Girit' ten Sicilya'ya geldiğinde, Kyana kaynağı yanında bir magara buldu. Kızı buraya gizledi ve kızın arabasına koşulmuş olan iki yılanı bekçi koydu. Persefon orada yünden ağ örmeye başladı, üstünde evrenin güzel bir resmi olan müthiş bir elbise vardı. Bu sırada annesi Demeter, kızının babası Zeus'un, kızının varlığını öğrenmemesine çalışıyordu. Tanrı kızına yılan biçiminde yaklaştı ve onu bir oğula, Dionysos'a hamile bıraktı. Dionysos mağada doğup beslendi. Bebeğin oyuncakları bir top, bir topaç, zar, birkaç altın elma, bir parça yün ve bir çurunga idi, birde aynası vardı. Aynaya bakarken arkasından iki Titanın sinsice yaklaştığını gördü. Titanları babası Zeus' un kıskanç karısı kraliçe Hera, onu kesmeleri için yollamıştı. Beyaz tebeşir ve çamurla boyanmışlardı. Oynayan çocuğa çullanarak onu yedi parçaya ayırdılar. Parçaları bir saç ayak üzerinde kazanda kaynattılar ve sonra yedi şişde kızarttılar. Fakat kutsal kurbalarını yediklerinde yanlız tanrıça Athena için saklanan kalbi kalmıştı. Kızarmış et kokusu Zeus' u çekti mağaraya gelip manzarayı görünce beyaz boyalı yamyam titanları yıldırımlarla öldürdü. Tanrıça Athena kızartılan kalbi bir sepet içinde babaya sundu ve O da onu yeniden diriltti. Bir anlatıma göre degerli parçayı yutup oğlunu kendi doğurdu. ''(28).
Bu metinden Dionysos'un Zeus ile Persephne' nin oğlu olduğu anlaşılır.O' da Semele' nin oğlu gibi ölmüş ve yeniden dirilmiştir. Her iki tarzdada görülen ölme ve dirilme motifinin Dionysos için önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan araştırmalar çeşitli zamanlarda Girit'te, Mısır' da Thrakia'da ve Thebai' de beş Dionysos' un doğmuş olduğunu ortaya koymaktadır.(29)

BÖLÜM 3
Dionysos' a verilen adlar ve sıfatlar.
Klasik Yunan mitolojisinde ve Orphik inançda önemli bir yer tutan bu gizemli tanrı kendisine verilen pekçok ad ve sıfatla anılmıştır. Çok fonksiyonlu, karmaşık ve sırrına erilmez bir tanrı olduğu kadar adlarının çokluğuda dikkati çeker. Zaten bu iki unsur birbirine paralel olarak gelişmiş olmalıdır. Zaman içinde halkın kendisinden bekledikleri çoğaldıkça Dionysos da yapılan nitelik degişiklikleri nedeni ile ismininde çeşitlenmesi, bu ihtiyaca cevap vermesi açısından önemlidir. Tanrının en yaygın olarak kullanılan, en çok bilinen adı olan Dionysos' un anlamı bile bu güne kadar çözülmüş degildir.(30). Onu çözme çabaları tam anlamı ile netice vermemektedir. Bu da onun Yunanistan dışında vücut bulmuş bir tanrı olduğuna, Yunan pantheonuna sonradan girmiş olmasına bağlanır.
Şimdi harf sırasını göz önüne alarak Dionysos' a verilmiş adlardan bazılarına değinelim ve bunları burada açıklamaya çalışalım.

Baki

Baki adı, Dionysos'a Lydia' da verilen bir ad olarak karşımıza çıkar. Lydia bölgesinde ele geçen yazıtlarda bu ada rastlanılır.(31). George E. Bean' a göre Baki (Bakivalis) adı Dionysos' un ikinci adı olan Bakkhos' tan türemiştir.(32). Sardes kentinde Artemis tapınağının kuzeyinde yer alan yamaçda bulunmuş olan bir heykel kaidesinin üzerinde(33) iki dilli olarak yazılmış ve Bakivalis adının geçtiği bir yazıt ele geçirilmiştir. Bu yazıtta şöyle bir cümle okunur.

.........
........
'' Nannes Bakivalis Artimul '' (34)
'' Bakivalis (Dionysikles) oğlu Nannes Artemis'e ''(35)

Bakkhos: Bacchos

Kelime anlamı olarak söyleyen, bilen demektir. Dionysos' un yaygın olarak kullanılan adlarından birisdir.Daha çok İtalya' da Dionysos' un Bacchos yada Baccus adları ile anıldığı bilinmektedir.(36). Dionysos' a verilen bu addan dolayı çevresini sarmış,kendisine inanmış olan kadınlarada Bakkhalar denilmiştir. Euripides' in yazmış olduğu tragedyanın adıda Bakkhalar, Bakai' dir.
Bu tragedyada Bakkha' lar korosu Dionysos' u, Bakkhos adı ile şöyle anar;

'' Ne mutlu bahtı açık olana,
ne mutlu tanrıların sırlarına erenlere
hayatını temizleyip günahlarından,
ruhunu Bakkhos' a verenlere ''(37)

Bromios

Kelime anlamı olarak gümbürtülü demektir. Dionysos' un annesi Semele'den doğumu hatırlanıcak olursa, gözümüzün önünde şöyle bir tablo canlanır. Tanrı Zeus tüm ihtişamı ile fırtınalar, gök gürültüleri, yakıcı yıldırımlar eşliğinde Semele' nin karşısında durmaktadır. Tüm bu ürkütücü manzaraya bakarak çaresiz kalmış Semele yakıcı ateş ile kavrulurken Zeus oğlunu kurtarma çabasındadır. İşte bu gök gürültüleri arasında birici doğumunu tamamlayan Dionysos'a gümbürtülü anlamına gelen Bromios adı verilmiş olmalıdır.
Bromios adı Bakkhalar tragedyasında pekçok yerde geçer, Bunlardan bir tanesinde Bakkhalar korosu şöyle der;

'' Tanrımız Bromios uğruna
durmadan, yorulmadan koşuyorum ''(38)

Dionysos

Bu adın anlamı ve kökeni tam anlamı ile açıklığa kavuşturulmuş değildir, ancak Homeros' un ünlü Odyseia ve İliada destanlarında ve Euripides' in Bakkhalar tragedyasında şarap tanrısı bu isimle anılmaktadır. Bakkhalar tragedyasının bir yerinde Dionysos kendi ağzından şöyle demektedir;

'' İşte ben, Zeus' un oğlu Dionysos ''(39)

Azra Erhat ise bu adın ' Dio ' ve ' Nysos ' diye iki kökten meydana gelmiş olduğunu söyler.
O' na göre ' Dio ' tanrı Zeus' un adının özne dışındaki hallerinde kullanılan ' Dios ', ' Dia ', ' Dii ' kökenini taşımaktadır. Bu kökeninde Latince' deki ' Deus ' ta görüldüğü gibi tanrı anlamını taşımaktadır.
' Nysos ' ise Nysa dağından, Nysa kentinden gelir. İkisinin birbirine eklenmesinden oluşan Dionysos ise Nysa tanrısını, Nysa Zeus' unu nitelendirmektedir.(40).
Burada karşımıza çıkan Nysa Dağı, yada Nysa kenti, Dionysos' un, Zeus' un baldırından doğmasından sonra tanrı Hermes tarafından götürülüp bırakıldığı efsanevi bir dağdır. Nerede oldugu kesinlik kazanmamıştır. Mitolojide geçen Zeus' un sarayının var olduğu düşünülen Olympos ve İda Dağları nasıl yüksek dağları simgeliyorsa ve pekçok yerde bu adlarla anılan dağlar bulunuyorsa, Nysa dağıda aynı şekilde efsanevi bir dağ olmalıdır.(41)

Dionysos Sabazios

Trakya ve Balkanlarda kabul görmüş ve inanılış olan Sabazios' da, Dionysos gibi bitkilerin büyümesini, buğdayın başak vermesini sağlayan bir doğa tanrısı olarak karşımıza çıkar. Phrygia kökenli olan tanrı Yunan mitolojisine girmiş, Dionysos' la bütünleştirilmiş ve bu inanç içinde yer almıştır. M.Ö. 2 yüzyıldan sonrada etkinliğini Roma' da his ettirmiş, bütün imparatorluga yayılmıştır. Sebazios daha sonralarıda kurtarıcı, selamete erdirici bir tanrı şekline sokularak ' Yahve Sabaoth ' ile karıştırılmıştır.(42)

Dionysos Zagreus

Orphik mitolojiye göre, daha evvel Dionysos' un doğumunda değindiğimiz gibi Zeus ile Persephone' nin oğlu olan ve acımasız korkunç titanlar tarafından parçalanan tanrı, Dionysos Zagreus adı ile anılmaktadır. Dionysos Zagreus' un doğumu ve ölümü Orphik mitolojide ayrı bir önem taşır.
Euripides' in Bakkhalar tragedyasının Gilbert Meray çevirisinden Joseph Campbell' in alıntısına göre burada Zagreus' un adı şöyle geçmektedir;

'' Gece yarısı Zagreus' un dolaştığı yerlerde dolaşırım
onun gümbürtülü bağırışını sürdürürüm ''(43)

Dithyramb – Dithyrambos

Bu da Dionysos' a verilen adlardan birisidir. Bu isimde Bakkhalar tragedyasında geçer. Bakkhalar korosu Dionysos' un doğumunu anlatırken tanrı Zeus' un ağzından ona şöyle seslenmektedir;

'' Gel Dithyramb baldırıma gir,
bir erkeğin rahminde büyü ''(44)

Dithyramb ve Dithyrambos adının kaynağı ve anlamı izah edilememektedir, ancak Anadolu' dan özellikle Lydia' dan, Phrygia' dan(45) gelme Anadolu kökeli bir sözcük olmalıdır. Dithyrambos' un anlamı ve önemi büyük olmalıdır ki daha sonraları Dithyrambos şairleri denilen bir sınıf doğmuş, bir yazım türü olarak önem kazanmıştır. İlk tiyatro denemelerininde bu şairler tarafında yapıldığı söylenir.


Eleutheros

Dionysos Eleutheros olarak geçen bu ad hür ve özgür(46) anlamına gelmektedir, Dionysos' un özgürlük veren olduğunu ima etmek için kullanılmıştır. Dionysos' un verdiği özgürlük, şaraba bağlı bir özgürlüktür. Onun sunduğu tanrısal şarap ruhları özgürlüğüne kavuşturacak niteliktedir Bu şarabı içenin ruhunda fırtınalar kopar, dizginlenmiş duygular önlerindeki seti yıkıp serbest kalırlar, ruh istediği yöne istediği gibi koşar, kimse söyleyecegini tartmaz, kimse yapacağı işten geri kalmaz, korkular yok olur. Bedenin içine hapis olmuş ruh Dionysos' un tanrısal şarabı ile zincirleinden kurtulmuştur artık. Eleutheros, Dionysos' un adlarından birisi olan Lyaios ile benzeşeştirilmeye çalışılır.

Euhios – Evios (47)

Coşkun Bakkhaların törenler sırasında ellerindeki sarmaşıklarla süslü Thyrsos denilen asalarını sallayarak kırlarda, bayırlarda koşarken Euhoi, Euhoy, Euhay(47-48) diye bagğırmalarından esinlenilerek Dionysos' a Euhios adı verilmiş olmalıdır.
Bakkhalar tragedyasında bu ad şöyle geçer.

'' Euhoi sesleri ile çagırın Euhios tanrıyı ''(49)


İakkhos

Bakkhalar tragedyasında Dionysos' a verilen adlardan biriside İakkhos' dur. Bu ad çığlık anlamına gelen İakkhe sözcüğünün erkek adına çevrilmesi ile elde edilmiştir(50). Tragedyada bu isim şöyle geçer.

'' Bakkhalar vakti gelince Thyrsos larını sallayarak ayinlerini başlattılar, hep bir agızdan – İakkhos, Zeus'un oglu Bromios – diye bagırdılar.(51).

Behçet Necatigil' de İakkhos için şunları söyler; '' Eleusis mysteralarının coşkun tanrısı. Zeus ile Demeter' in oğlu, Kore' in nişanlısı, Adı şenliklere katılanların sevinç bagrışmalarından ( İakhe ) geliyor. İakkhos, Dionysos ( Bakkhos ) ile bir tutulur.(52).
Burada yeniden Orpheus inancına dönecek olursak, Dionysos' un bir başka adı olan Zagreus bölümündede belittiğimiz gibi Persephone ile Zeus' un oğlu olan Dionysos Zagreus, tanrıça Hera' nın kötülülerinden kurtulmak için saklanıyordu. Daha ufak bir bebekti ama Hera onu ortadan kaldırması için korkunç titanları görevledirmişti. Zeus oğlunun fark edilmesini önlemek amacıyla onu her gün bir başka hayvan şekline sokuyordu. Titanlar, Dionysos Zagreus'u bulduklarında O bir boğa şeklindeydi ve acımasız titanlar bu boğayı yakalayıp parçaladılar. Zeus onu kurtarmaya yetişemedi, ancak geriye kalmış parçalarını toplayabildi ve bunlara Parnassos dağının tepesinde can verdi ve bu sefer adını İakkhos koydu.


Lyaios

Dionysos' un bilhassa Roma' da Lyaios adı ile anıldığı anlaşılır. Lyaios ismi kederi dagıtan(53) anlamında kullanılmaktadır.
Donysos Lyaios inancı zamanla İtalya' da en eski tanrı olarak kabul edilen Liber Peter ile birleştirilmiş, böylece iki tanrının tapınımı ve amaçları bir olmuştur.
Burada hemen İtalya' nın bolluk ve bereket tanrısı olarak kabul edilen Liber Peter adına yapılan Liberalia(54) şenliklerinden bahsetmek gerektiğine inanıyorum. Liber adına yapılan bu şenlikler, hürriyetin ve ergenliği kutlanması amacını taşımaktadır. 17 Mart (55) tarihinde yapılan bu şenliklerde Roma' da tanrıların kutsanması yanında, genç erkek çocuklarının çocuklukdan çıkıp ergenliğe geçmeleride kutlanmıştır.
Ergenliğe geçiş töreni şöyle yapılmaktaydı; 17 yaşına gelmiş olan soylu delikanlılar toplanırlar, o güne kadar boyunlarında taşıdıkları altın madalyonu çıkartırlar ve erkeklik alameti olan togayı giyerlerdi(56). Böylece erkekliğe ilk adımlarını atmış olurlardı.
Toga, yün veya ketenden yapılmış, yaklaşık beş metre kadar çapında yarım daire şeklinde kumaş parçası idi. Önce kumaşın bir parçası sol omuzun üzerine atılır, diğer tarafı sağ kolun altından geçirildikten sonra yeniden sol omuzun üzerine getirilirdi.
Dionysos zamanla Liber ile bir tutulduğunda, her anlamına gelen Liber kelimesi Lyaeos olarak Dionysos' un adına ilave edilmiştir. Dionysos Lyaeos, yani kederleri dağıtan, hürriyete kavuşturan Dionysos M.S. Birinci yüzyılda bile etkinliğini korumuştur.


Nysaios (57)

Dionysos'a verilmiş olan bu ad Nysa dağı ile ilgili olmalıdır. Daha evvel Dionysos adında da anlattığımız gibi Nysa bir dağ ve bir kent adıdır. Dionysos' un doğumundan sonra Hermes tarafından götürüldüğü Nysa dağında Nympheler tarafından beslenip büyütüldüğü mitolojik kaynaklarda anlatılır. Pekçok yer isminde oldugu gibi Anadolu' da iki ayrı mevkide Nysa adı ile karşılaşılır.
Anadolu' da Kappadokia bölgesinde Ptalomaios tarafından anılan bir Nysa kenti vardır. Burasının kesin olarak yeri belirlenmiş değildir, ancak kimi araştırmacılara göre günümüzde bağcılığı ve şarap yapımı ile ünlü Nevşehir, Ptolemaios' un andığı Nysa kenti olmalıdır(58).
Anadolu' da yer alan ikinci bir Nysa kentinden daha bahsetmek gerekir. Burası Lydia bölgesinin toprakları içinde kalan antik adı Tralles olan, bu günkü Aydın yakınlarındaki Sultanhisar yerleşmesini kuzeybatısındadır. Pekçok Anadolu antik kentinde olduğu gibi burada da Dionysos' un saygı gördüğü bilinir ve bu Nysa kenti Eurypides' in Bakkhalar tragedyasında Dionysos' un yurdum diye bahsettiği Tmolos dağının (Bozdağ) yakınındadır.


Phanes

Orphik mitolojiye göre başlangıçta Khronos ( zaman ) evreni yarattı, evrenden tanrı Phanes doğdu. Phanes hem erkek, hemde dişilik fonksiyonlarını bir arada taşıyordu(59). Daha evvelde değindiğimiz gibi ele geçen Dionysos tasfirlerinde hem duruş şekli, hemde yüz ifadesi onun hem erkeklik,hemde dişilik meziyetlerini bir arada barındırdığı fikrini uyadırır. Orpheus inancına göre Phanes ilk tanıdır(60) ve yaratıcı tanrı olarak tanımlanmaktadır.
Campbell, su mermerinden yapılmış bir kase buluntusunun altında yanlış bir Yunanca ile yazılmış olan yazıdan bahseder. Bu yazının kasenin ilk yorumcusu olan Prof. Hana Leiegang tarafından dört Orphik ilahiden alıntı parçalar olarak tesbit edildiğini söyler. Bu yazıtlardn bir tanesi şöyledir;

'' Önce ışık – Phanes – göründü, bir adıda
Dionysos, çünki O sonsuza kadar döner
yukarıdaki Olympos dağının çevresinde (61)

Bu inanışa göre ışık, ( Phanes ), Dionysos tüm tanrıların babasıdır, diğer tanrıların onun soyundan geldiğine inanılır. Phanes, gökyüzünün ve yeryüzünün bir güç halinde, beraberce, içinde saklı bulundukları yumurtayı kırarak evrenin oluşmasını temin etmiştir. Phanes böylece Nyks (gece), Gaia (toprak), Uranos ( gök ) ve Khronos' un dünyaya gelmesini sağlamıştır(62).

Phrygenes

Strabon bu ismin Dionysos'a hem üzüm, hemde şarabı ile ünlü olan Katakekamene bölgesinde verilmiş oluğunu söyler(63). Strabon' un anlattıklarına göre bu bölge hiç ağacı olmayan, küllerle kaplı dağlık, kayalık bir arazidir. Onun tabiri ile buradaki toprak sanki yangında olmuş gibi siyah renktedir(63). Katakekamene adı zaten yanık, kavruk anlamına gelir(64). Toprağın tüm bu kötü görünüşüne rağmen burada kaliteli ve bol miktarda üzüm yetiştirilip şarap yapılır. Atik dönemde Katakekamene adını alan bu bölge, bu gün Anadolu' da Ege bölgesinde Uşak ile Salihli yerleşmeleri arasında bulunan Kula(65) dır.
Strabon bazı yazarların bu gibi bölgelere bakarak Dionysos' a Phrygenes denmesinin iyi bir nedeni olduğu kanısına varmışlardır(66) der. Phrygenes ismide buradaki yanık, kavruk arazinin durumunu anımsatır gibi ateşten doğmuş(67) anlamına gelmektedir.


Taurokeros - Tauropresopos

Boğaya tapınılması ve Boğa kültü çok eski çağlardan beri varlığı bilinen bir inanç şeklidir ve pekçok mitolojide olduğu gibi Yunan mitolojisinde de boğanın özel bir yeri ve önemi vardır. Boğa kara sabanı çekendir, kara toprağı yol yol sürendir, güçtür, kuvvettir, tanrılara kurban edilendir. Dionysos' un adları arasında yer alan Taurokeros ve Tauropresopos adlarıda boğa ile ilgilidir.
Taurokeros adı boğa boynuzlu anlamına gelir(68). Tauropresopos ise boğa suratlı demektir(69). Bu iki isimden de Dionysos' un boğa ile bir tutulduğu anlaşılır ki Bakkhalar tragedyasında bu daha açık ortaya konulmaktadır.

'' sonra Moiralar vakti doldurunca
Zeus doğurdu boğaboynuzlu tanrıyı '' (70)

Orpheus düşüncesine göre ise Dionysos' un adlarından birisi olan İakkhos' da da bahsettiğimiz gibi Dionysos titanların elinden kurtulmak için türlü hayvan şekillerine girmiş, ancak boğa olduğu zaman korkunç titanların acımasız ellerinden kurtulamamış ve parçalanmıştır. Bu nedenle Orphik inançta Dionysos boğa boynuzlu veya boğa suratlı adları ile anılmış hatta boğa şeklinde temsil edimiştir.


BÖLÜM 4

YUNANİSTAN' DA DİONYSOS

Troia savaşından önce Dionysos' un Yunanistan' da tanınmadığı anlaşılmaktadır, ancak yapılan araştırmalar bilhassa Peleponessos' da, Pylos kentinde yapılan kazılarda bulunmuş M.Ö. 1450 -1200 yıllarına tarihlenmiş yazıtlarda Dionysos' u anımsatan bir tanrının izine rastlanmıştır. Burdaki tanrı insanlarda ve hayvanlarda bol döl veriminin sağlanması yanında bağlarda ve bahçelerde bol ürün yetişmesinide sağlamaktadır, dolayısı ile üremenin temsilcisidir. Doğanın dengesini korur. Bu tanrı adına yapılan ayinlerde de Dionysos şenliklerini hatırlatan özellikler görülmektedir. En çarpıcı özellikde Dionysos ayinlerinde oldugu gibi burada da insanların ve hayvanların parçalanarak yenilmesidir.

HOMEROS DÖNEMİNDE DİONYSOS

Dionysos' un Hellenlerin sahip oldukları topraklar üzerinde Homeros döneminde M.Ö. 850(71) yıllarında,sonradan kazandığı ününü henüz kazanmamış olduğu anlaşılır. Çünkü Dionysos' un adı Homeros'un İliada destanında bir defa, Odyseia destanında ise ancak iki defa anılır, bu anılmalarda önemsizdir. Bu iki eserdede Yunan Pantheonundaki diğer tanrılardan defalarca ve övgü ile söz edilip, onların meziyetleri anlatılırken,İliada destanında Dionysos'un küçük düşürücü şekilde anılması düşündürücüdür. Bu anlatım tarzı onun henüz Yunan tanrıları arasında önem kazanmamış oldugunun bir kanıtı olarak gösterilebilir.
İliada destanında Dionysos yiğit bir kişiliğe sahipde olsa bir ölümlü olan Lykurgos' un süt annelerini dövmesine karşı duramaz, olaya müdahele edemez. Hatta Lykurgos' un üzerine yürümesi ile korkup denize atlar, denizlerin ihtiyarı olarak bilinen Nereus' un kızı tanrıça Thetis'in kollarına sığınır. Lykurgos ise bir tanrıya karşı gelmenin cezasını Zeus' un elinden çeker.
İliada destanında Homeros bu olayı şöyle anlatır;

'' Dias'ın oğlu güçlü Lykurgos bile
onlarla kavgaya tutuşunca yaşamadı.
O bir gün kutsal Nysa Dağında,
kovalamaya kalkıştı Dionysos' un süt ninelerini,
süt nineler hep birden yerlere attılar deneklerini,
dayak yediler yiğit öldüren Lykurgos' un övendiresiyle.
Ovakit Dionysos' un ödü koptu
deniz dalgalarına attı kendisini,
Lykurgos' un homurtusundan bir titreme almıştı Dionysos' u
Thetis' de hemen çekti onu içine.
Rahat yaşayan tanrılar kızdılar o zaman
Kronos' un oğlu kör etti Lykurgos' u
üstelik çok yaşamadı O,
ölümsüzlerden tiksindirmişti kendisini(72)

Yukarıda da söylediğimiz gibi Troia savaşından sonra Odyseus' un yurduna dönüşünü konu alan Odyseia destanında Dionysos' un adı ancak iki kere geçer, O da önemsiz olaylarla anlatılmıştır.
Bu anmalardan bir tanesinde Dionysos sadece bir tanıktır. Homeos şöyle der;

'' Phaidra' yı, Prokris' i gördüm ve güzel Ariadne' yi
kötü niyetli Minos' un kızıdır Ariadne
Theseus onu Girit' den kutsal Atina' nın tepesine götürmüştü hani,
ama tadamamıştı aşkını, Artemisöldürmüştü onu daha önce,
iki deniz arasındaki Die adasında, Dionysos' un tanıklığıyla ''(73)

Odysseus destanında Homeros' un onu ikinci defa anma nedenide yiğit Akhilleus' un cenaze törenini anlatırken, onun bedeninin yakılmasından sonra toplanan kemiklerinin ve küllerinin konduğu altın kabı Akhilleus' un annesi tanrıça Thetis' e Dionysos' un hediye etmiş olmasındandır. Homeros şöyle der;

'' Dionysos' un armağanı altın bir sağrak verdi anan,
çok ünlü Hephaistos yapmıştı kendi elleriyle o sağragı ''(74)

BÖLÜM 5

DİONYSOS' UN DİĞER YUNAN TANRILARINDAN
FARKI

Şarap tanrısı Dionysos' un diğer Yunan tanrılarından farklı bir anlam ve yapıda olduğu hemen ilk bakışta anlaşılmaktadır.
Yunan dünyasının hemen hemen tüm tanrılarının tek bir isim kullandıkları, bu isimle tanındıkları görülür. Oysa Dionysos' da isim bolluğu mevcuttur. Yunan pantheonuna baktığımızda bu isim bolluğunun Pantheona girmiş Anadolu kökenli tanrı ve tanrıçalara özgü oldugunu anlarız. Örnegin; Kybele, Artemis, Apollon pekçok ad ve sıfatlarla anılmışlardır. Bu özellik Dionysos' un diğer Yunan tanrılarından farklı bir çizgide oldugunu, farklı bir ortamda vücut bulduğunu hemen gözler önüne serer.
Dionysos, doğum olayı ile de diğer tanrılardan farklı bir Dionysos'a has bir olaydır. Şarap tanrı acılar içinde ölür ve degişik bir güçle yeniden doğar.
Yunan pantheonundaki tanrıların Olympos dağında oturduklarına, buradan dünyaya, ölümlü insanlara hükmettklerine inanılır. Onlar yöneticidir ve Olympos, yani gök tanrılarıdır. Oysa Dionysos' un ve Demeter' in yeryüzünde yaşadıkları kabul edilir, dolayısı ile bu iki tanrı toprakla ilişkili tanrılardır. Bilhassa Dionysos'un kırlarda, ormanlarda, dağlarda dolaştıgı, insanlarla birlikte yaşadığı kabul edilir.
Tanrılara kurban sunma törenlerinde de Dionysos diğer tanrılardan farklılık gösterir. Olympos'da oturduğu kabul edilen tanrılara kesilen kurbanların etleri yakılarak tanrılarn gönülleri alınmaya çalışılırken, Demeter, Kore ( Persephone ), Dionysos adına kesilen kurbanların kanları toprakda açılan çukurlara akıtılır. Bu doğu dinlerinden gelme bir adettir(75).

BÖLÜM 6

DİONYSOS, ÜZÜM VE ŞARAP
Dionysos, şarap tanrısıdır. Üzümün ilk yetiştiricisi ve şarabın ilk yapıcısıdır
Dionysos mitolojide üzüm yetiştirmeyi, şarap yapmayı, kendisine tapınmayı yaymak ve ününü duyurmak için dolaşır. Bu seyahatleri Euripides' in bakkhalar tragedyasında Dionysos' un ağzından şöyle anlatılmaktadır.

'' İran' ın güneşten kavrulmuş kırlarını, Bakteria' nın uzun surlarını, Media' nın buzlarla örtülü topraklarını, saadet diyarı Arabistan' ı, tuzlu denizin kıyısında uzanan bütün Asya ülkesini, Barbarlarla Hellenlerin karışık yaşadığı, güzel hisarlarla süslü şehirler dolaştım. Oralarda korolarımı topladım, dinimi ayinlerimi ögrettim(76).

Yunan ve Roma döneminden günümüze kadar gelebilen yontuların tanrı Dionysos ile ilgili olanlarında muhakkak üzüm salkımının, asma yaprağının ve sarmaşık dalarının işlendiği gözden kaçmaz, bunlar hem onun şarap tanrıs olduğunu, hemde bolluk ve bereketi simgelediğini gösterir. Bakkha' lar tragedyasında rahip Teiresias Dionysos' u överken hem onu şarabı ilk bulan olarak vurgulamakta, hemde şarabın meziyetlerini şöyle anlatmaktadır;

'' Öteki de Semele' nin oğludur ve Demeter kadar kudretlidir, üzüm suyunu bulup insanlara veren odur. Bu içki dertlilerin dertlerini avutur, onu içenleri tanrı uykuya kavuşturur, onlara günlük üzüntülerini unutturur.(77)

Dionysos' un kudreti ve gizemi sanki şarap fıçılarına saklıdır. O korkakların atılgan oldugu, cessurların saklanacak yer aradığı kişiler yaratır.Akılları başlardan alır. Dionysos çılgınlıktır. Onunla tanışmadan yapamadıklarını, onunla buluşunca yapar insanoğlu. Dionysos ile buluşma insanların ruhlarını, gizli kalmış yanlarını ortaya çıkartır. Dionysos'un damarlarda dolaşması, onunla bütünleşme, bir büyüyü gerçekleştirmedir, sonsuz serhoşluğu, tam kurtuluşu getirir. Ruhlar baskıdan kurtulur, kuş kadar hür, kuş kadar sebest kalır.
Dionysos' a verilen adlar arasında Dionysos Eleuthereus ve Dionysos Lyaios onun bu özelliğini niteler.
Şarap '' İn vino vertitas ''(78) olarak nitelendirilir, bu şarapta fazilet var anlamına gelmektedir.Lucianus, Tanrıların Dialoğları adlı eserinde Dionysos' dan şikayet eden tanrıça Hera' ya Zeus' un şöyle dediğini anlatır;

'' İnsanları senin anlattığın kötü hale sokan ne şarap, nede Bakkhos'dur. Bunu yapan içkinin ifratı,şarabın ölçüsüz ve hayasızca kullanılmasdır. Ölçü ile içen insan bilakis daha neşeli, daha sevimli olur ''(78).

İçinde bu gizli güçleri taşıyan şarap mitolojide tanrısal bir içecektir. Şarabın meziyetleri hem Roma döneminde, hem Hellenistik dönemde, hemde daha önceleri bu şekilde değerlendirilmiştir.
Şarabın tanrısal bir içecek olması Homeros' un İliada destanında da anlatılmıştır. Patroklos' un ölümüne aşırı derecede üzülen Akhilleus yemeden içmeden kesilince bunu fark eden Kronos oğlu yüce Zeus, tanrıça Athena' yı yanına çagırarak ona şöyle der;

'' Hatdi git tanrı şarabıyla, tanrı balı dök içine,
git dök, açlık sarmasın gövdesini ''(79)

Şarap aynı zamanda tanrılara sunulan bir armağandır. Dinsel törenler, tanrıya yakarışlar, hatta insanlar arasında yapılan anlaşmalar onunla başlar, onunla bitirilir. Dört tarafa şarap serpilmesinin ( libasyon ) tanrıların gönlünü hoş edeceğine inanılır.
Homeros, İliada destanında Akha ordusunun Troia kenti önlerinde salgın hastalığa yakalanmasından sonra bu hastalığın pençesinden kurtulmak için tanrı Phoibos Apollon' a yakarmalarını ve bu yakarış sırasında düzenledikleri şölende tanrılara şarap sunmalarını şöyle anlatır;

'' yenilip içilince doyasıya,
delikanlılar şarap doldurdular sağraklara,
taslarla dağıttılar, tanrılara sunmak için ''(80)

Homeros yine İliada destanının bir yerinde şöyle der;

'' böyle dedi O, kırallar beğendi bu sözü,
övdüler atları iyi süren Diomedes' i.
Önce şarap sunuldu tanrılara,
sonra herkes kendi çadırına çekildi,
serilip varıldı uykunun tadına ''(81)

Eflatun' da Şölen adlı eserinin bir yerinde şöyle der;

'' Tanrılar için şarap dökmüşler, şarkı söylemişler ''(82)

Pekçok kabartmada da tanrılara şarap sunma konusu titizlikle işlenmiştir. Örneğin, Stratonikeia' daki Hekate tapınağında, tapınağın kuzeye bakan yüzünde Amazonlar ile Hellenler arasındaki dostluğun şerefine tanrılar adına tanrıça Hekate' nin yere içki döküşü ( şarap serpmesi, Libasyon ) görülmektedir.(83).
Yunan ve Roma' lıların hayatında şarabın tanrılara sunulmasının, kutlamalarda kullanılmasının yanında ölüm olaylarında da önemli bir rol üstlendiği anlaşılır.
Odysseia destanında ve İliada destanında Homeros Akkha'lı yiğit Akhilleus' un ve Troia' lı yiğit Hektor' un cenaze törenlerini anlatır. Akhilleus, Yunanistan' dan gelmiş, Troia önünde savaşan Akha' lı yiğitlerin en ünlüsüdür. Hektor ise bir Anadolu kenti olan Troia' nın kıralı Priamos' un oğludur. Her iki olayda da ölünün yakıldığından, yakılan ateşin şarapla söndürüldüğünden bahsedilir, sonrada toplanan kemikler şarapla yıkanır.
İliada destanında Homeros şöyle der;

'' Gül parmaklı şafak sabah erken parlayınca
ünlü Hektor' un ölüsü çevresinde toplandı bütün halk,
hepsi geldi bir araya, topluluk kuruldu,
parıldıyan şarapla söndürdüler odun yığınını,
söndürdüler ateş gücünün sardığı her şeyi ''(84)

Odysseia destanında ise şöyle denilmektedir;

'' Seni yakıp kül ettikden sonra Hephaistos' un alevi,
şafak sökerken topladık Akhilleus senin ak kemiklerini,
yıkadık onları duru şarapla ve kokulu yağlarla ''(85)

Yunan ve Roma geleneklerine göre ölümlerde şarabın kullanılması bununla bitmez, Mylassa, (gümüşkesen) mezar anıtında ilginç bir buluntu dikkati çeker.
M.Ö. Birinci -ikinci yüzyıla tarihlenen bu iki katlı mezar anıtında üst katın tabanına açılmış huni biçimindeki bir deliğin bulunması ilginçdir. Daha ilginç olanı Bean tarafından bu deliğin alt katta yatan ölünün üzerine içki dökmek için kullanılmış olduğunu söylemesidir(86).
Görüldüğü gibi şarap Yunan ve Roma dünyasında hayatın her evresinde ve ölümde insanların yanında olan bir içecektir ve tamamen yaşamla, ölümle bütünleşmiş haldedir.
                                          Gümüşkesen çift katlı mezar anıtı


BÖLÜM 7

DİONYSOS' UN SİMGELERİ



Dionysos' un kişisel simgelerinden birisi Kantauros' dur. O' nun çeşitli kabartmalarında ve resimlerinde elinde kantauros ile tasfir edilmiş olması dikkati çeker. Yunanca' da kantharos, büyük şarap kupasını anlatmak için kullanılan bir isimdir. Şarap içimi için kullanılan kullanılan kantharosların çeşitli biçim ve büyüklükte olanları yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Eski Yunan ve Roma medeniyeti kalıntıları arasında görülen bu kantharosların en dikkat çekici ve diger kaplardan ayırıcı özelliği iki tarafında birer büyük kulpunun bulunmasıdır.
 Elinde kantharos tutan Dionysos Louvre müzesi Paris Fransa

Klasik Yunan mitolojisinde yer alan tanrıların kendilerine özgü, çok sevdikleri veya korudukları, veyahutta kendilerini tanıtıcı olarak kullandıkları bir veya birkaç bitkiye sahip oldukları anlaşılır. Dionysos' un bitkiside kabartmalardan, heykellerden ve sunak taşlarından anlaşıldığı kadarı ile asma dalları, sarmaşıklar, üzüm salkımlarıdır. Yukarıdaki resimdede Dionysos bu bitkilerini sağ elinde tutarken gösterilmiştir. Kutsal Dionysos sunaklarında da onun bu niteliğini ve şarabı vurgulamak için sembolik sütunlara dolanmış sarmaşık dallarının tasfir edilmiş olduğuna sıkca rastlanılır. Dionysos adına yapılan ve Okshopteria adı ile anılan şenliklerde de onun bu niteliğini vurgulamak için genç erkeklerin ellerinde üzümlü asma dalları taşıdıklarıve onlarla Dionysos tapınağına doğru yürüdükleri bilinmektedir.

Antik dönemin toprak kapları üzerindede Dionysos' u sembolize eden asma yaprakları, üzüm salkımları ve Dionysos figürlerinin olduğu dikkati çeker

 
Dionysos inananlarının belirgin özelliklerinden biriside toplantılarına başlamadan, kendilerini doğanın kucağına atmadan önce Dionysos' un kutsal sarmaşıklarından yaptıkları çelenkleri başlarına takmalarıdır. Bakkhalar tragedyasında bu olay çeşitli defalar dile getirilmiştir. Bunlardan bir tanesinde şöyle denilmektedir;
'' ne mutlu thrysos' u sallayarak
başına sarmaşıklı çelengi takarak
Dionysos' un ardından gidene. '' (88)
Bakkhaların başlarına sarmaşıklardan örmüş oldukları çalanklari takmalarının sebebi, Dionysos' un doğumundan sonra onunda başına babası tanrı Zeus tarafından yılanlardan yapılmış bir çelengin takılmış olmasından gelmektedir. Bu da tragedyada şöyle anlatılır;
'' Zeus doğurdu boga boynuzlu tanrıyı
başına bir çelenk taktı yılanlardan
onun için Mainadlar
yılanları toplayıp saçlarına örerler. '' (89)
Toplantılara katılan kadınlar ellerinde Dionysos için özel bir önemi olan thyrsos' u taşırlardı. Thyrsos Dionysos' un olduğu kadar çevresindekilerinde simgesiydi. Yine Dionysos' un simgelerinden birisi olan çam kozalağı thyrsosun tepesini süslerdi. Thyrsosun çam kozalağına bağlı olan sap kısmı asma yaprakları ve sarmaşık dalları ile kaplanırdı. Thyrsosun yaprakları arasında bir mızrak demiri dahi gizlenebilirdi. Thyrsos aynı zamanda bolluk ve bereket simgesiydi. (90)
Thyrsosun bereket simgesi olması Bakkhalar tragedyasında şöyle anlatılmaktadır;
'' İçlerinden biri thyrsosunu yakalayıp bir kayaya vurdu,
kayadan sabahın çiyi kadar duru bir su fışkırdı.'' (91)
Hemen bunun birkaç satır aşağısındada şöyle denilir;
'' Sarmaşıklı thyrsoslardan bal damlıyordu.
Ah bir orada olup mucizeleri görseydin,
inanmadığın bu tanrıya şükürler ederdin.'' (91)
Anlaşıldığına göre ayinler sırasında Bakkhalar topluluğu Thyasi (92) denilen bölümlere ayrılıyor, asalarını sallıyarak, naralar atarak müzik eşliğinde meşaleler ışığında dans edip kendilerinden geçiyorlardı. Bakkhaların bu hareketine örnek olarakta tragedyadan şu satırları verebiliriz;
'' Bakkhalar vakti gelince thyrsoslarını sallıyarak ayinlerine başladılar,
hep bir agızdan – İakkhos, Zeus' un oğlu Bromios – diye bağıdılar.
Ozaman dağlar taşlar Bakkhalarla dolup coştu,
vahşi hayvanlar bile cümbüşe katıldı,
yer yerinden oynadı. '' (93)

İlkel tanrısal inançlarda tanrıların bitkilerle veya hayvanlarla birleşmesi, o tanrının seçilen hayvan veya bitki ile bir tutulması demekti. Zaman içinde düşünce kabiliyeti geliştikce tanrılar, bitkiler ve hayvanlar birbirlerinden ayrılmaya başladı, fakat yinede eski adet unutulmadı, yukarıda değindiğimiz gibi he tanrının kendisine has bir veya birka bitkisi olduğuna veya aşağıda değineceğimiz gibi bir veya birkaç hayvanının olduğuna inanıldı ve bu bitkilerle bu hayvanlar kutsal sayıldı. Tanrılar insan şeklinde düşünülerek, tantılarla onlar arasındaki bağ da mitolojik olaylarla izah edilmeye çalışıldı. Dionysos' unda yılanlarla, boğalarla, asma ile, üzüm ile ve sarmaşıklarla ilişkili olduğuna inanılmaktaydı.
Dionysos inancında yılanların önemli yer tuttuğu anlaşılmaktadır, yılan yeraltı hayatının bekcisi olarak görülmektedir. Onlar toprak altına girmiş ruhların koruyucusudurlar. Dionysos' un hayatında da yılanın önemli rolü vardır. Daha evvelden bahsettiğimiz gibi Orphik inanca göre Dionysos' un annesi Persephone' dir, onun arabasını çeken ve ona koruyuculuk yapan yılanlardır. Zeus Persephone ile birleşip Dionysos' a hamile kalmasını saglrken bir yılan kılığındaydı ve Dionysos Zagreus bu birleşmeden dogmuştu. Klasik yunan düşücesinde ise Dionysos, babası Zeus' un baldırından doğunca Zeus, yukarıdada anlatıldığı gibi yılanlardan yapılmış bir çelengi onun başına takmıştır.
Bakkhaların yaşantısında da içiçe olma teması işlenmektedir. Öyle ki onlar yılanları alıp bellerine kuşak olarak takmakta, yılanları emzirebilmekte adeta bir arkadaş gibi beraber yaşayabilmektedirler. Bakkhalar tragedasında bu olay şöyle anlatılmaktadır;

'' Önce saçlarını omuzlarına döktüler,
çözülmüş nebrislerini bağlayıp sıkıştırdılar,
sonra yanaklarını yalayan yılanların benekli postlarını kemer gibi sardılar.''.. (94)
Tragedyanın bir başka yerinde de şöyle denilmektedir;

'' ....sonra geldikleri yer döndüler.
Tanrların onlar için yerden kaynattığı sulara koştular,
orada kana bulanmış vücutlarını yıkadılar,
yılanlar yanaklarından damlayan kanları yaladı,
güneş te vücutlarını kurutup parlattı. '' (95)

Tanrı Sabazios' un dininde de , dine kabul törenlerinde yılanın büyük önemi vardır. Bu konu Sabazios başlığı altında daha sonra anlatılacaktır.
Boğa da Dionysos inancında ve Orphik inançda önemli bir yer tutmaktaydı klasik Yunan dünyasının Dionysos' a ait mitolojisinde Dionysos boğa kılığına girebilen bir tanrıydı. Daha doğumunda bile onun boğa boynuzlu olduğu Euripides' in tragedyasında şu sözlerle belirtilmiştir.

'' sonra Moiralar vakti doldurunca
Zeus doğurdu boğa boynuzlu tanrıyı. '' (96)

Zaten Dionysos' un adları arasında gördüğümüz Tauroprosopos, boğa suratlı, Taurokeros, boğa boynuzlu adlarıda bu olayı dile getirmektedir. Ayrıca boğa tanrı adına kurban edilen hayvanlardan biridir ve Dionysos ayinlerinde kurban edilen hayvanı tanrının yeniden bedenleştirdiğine inanılır.
Orpheus nancına görede daha evvel belirttiğimiz gibi Dionysos yamyam titanlardan kaçabilmek amacıyla türlü hayvanların kılığına girer sonunda da bir boğa iken titanlar tarafından parçalanır. Bu nedenle boğa Dionysos' dur.
Dionysos' un başka hayvanlarla da temsil edildiği olmuştur, bunlar daha çok keçi ve oğalaktır. Atina ve Hermion' da Dionysos kara keçi olarak bilinir.(97)


1 yorum: